18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ...

  • Mensuplarına dünya ve ahiret mutluluğu vadeden dinimiz vatan, millet ve devlet gibi kutsal sayılan değerlere büyük önem vermiştir Bu değerlerin korunmasına çalışırken şehit ve gazi olanlar, Yüce Allah ve Sevgili Peygamberimiz tarafından övülmüştür Bu hususta Âl-i İmrân Suresi’nin 169 ve 170 ayetlerinde:
    “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetme! Bilakis onlar hayatta olup, Rablerinin katında yaşarlar, rızıklanırlar Allah’ın lutf-u kereminden ihsan ettiği nimetlere kavuşmaktan dolayı sevinç içindedirler Arkalarından henüz kendilerine katılmayan müstakbel şehit dindaşlarına da kendilerine hiçbir korku olmayacağına ve üzüntü hissetmeyeceklerine dair de müjde vermek isterler” buyrulmuştur


    Sevgili Peygamberimiz de şehitlik mertebesinin yüceliğine işaret eden bir hadis-i Şeriflerinde: “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi ne kadar çok isterdim” buyurmuşlardır



    Müslümanların “ölürsem şehit, kalırsam gazi” inancı, nice zorlukları aşmada onlara yardım etmiştir Böylece kendilerinden sayıca çok üstün durumda bulunan ordulara karşı pek çok zaferler elde etmişlerdir Ancak, hemen belirtmek gerekir ki, ecdadımızın taraf olduğu savaşların hepsinde meşru bir müdafaa vardır Yoksa sömürgeci ve yayılmacı bir anlayış ya da sadece toprak elde etme emelleri yoktur İşte bu savaşların yakın tarihimizde en önemlilerinden biri de bu yıl 95 yılını kutladığımız Çanakkale Zaferi’dir


    Aziz vatanımız dünyamızın çok önemli bir noktasında yer almaktadır Bu güzel topraklara sahip olmak asırlardır, pek çok devletin ve kumandanın hayallerini süslemiştir Bundan 95 sene önce zamanın her bakımdan en güçlü devletlerinin askerleri bir hayalin peşine düşerek Çanakkale Boğazına kadar geldiler Akıllarınca boğazları geçecekler, Müslüman Türkleri tarih sayfasından sileceklerdi Hasta adam dedikleri Osmanlı İmparatorluğunu yok ederek, asırlardır süregelen haçlı zihniyetini dünyaya hakim kılacaklardı Ancak, askeri anlamda çok üstün saydıkları planları ve harp taktikleri, başta devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının her şeyini ortaya koyarak yaptıkları yurt savunması karşısında, Çanakkale Boğazı’nda suya düştü Böylece dünya durdukça konuşulacak olan “Çanakkale Geçilmez Destanı” yazıldı
    Her Çanakkale Zaferinin yıl dönümünde hatırlamamız ve zaferden çıkarmamız gereken dersler vardır Bunların bir kaçını şöylece sırayabiliriz:
    -Çanakkale geçilmez destanı yazılırken doğusundan batısına eli silah tutan vatan evladı görev almıştır Bunlardan 250 bine yakını şehit olmuş, geride on binlerce gazi kalmıştır
    -İnanç, vatan sevgisi, dayanışma, birlik ve beraberlik duyguları, zamanın en güçlü ve donanımlı ordularına karşı koymada en önemli faktörler olmuştur
    -Bu gün bu aziz vatanda canlarından ve namuslarından emin olarak bağımsız bir hayat yaşayan bizler, tüm şehitlerimize ve gazilerimize minnet ve şükran duygularıyla dolu olmalıyız Yeni nesilleri bu duygularla yetiştirmeliyiz
    Bu duygularla bütün şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz...

    <p>İNSANDA YOKSA EDEP... NEYLESİN MEDRESE NEYLESİN MEKTEP... OKUSA ALİM OLSA MERKEP... BAK YİNE MERKEP YİNE MERKEP...</p>

  • Bu vatana onlarca can verilmiş onca kan dökülmüş ve halende dökülmektedir. Bizlerin bu zamanını bizlere sunan ve bunun için canlarını hiç çekinmeden veren Atalarımıza çok şey borçluyuz. Onları saygı ile anıyoruz.

  • tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor,
    savaş'sız bir yaşam diliyorum

    Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.

  • şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar...
    o, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar,


    yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;
    bir hilal uğruna ya rab, ne güneşler batıyor!


    ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
    gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.


    ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhid'i...
    bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi...


    sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
    `"gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın`.


    herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
    seni ancak ebediyyetler eder istiab.


    "bu, taşındır" diyerek kabe'yi diksem başına;
    ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;


    sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle,
    kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;


    mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
    yedi kandilli süreyya’yı uzatsam oradan;


    sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
    uzanırken gece mehtabı getirsem yanına,


    türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
    gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;


    tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
    yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.


    sen ki, son ehl i salibin kırarak savletini,
    şarkın en sevgili sultanı salahaddin'i,


    kılıç arslan gibi iclaline ettin hayran...
    sen ki islam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,


    o demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
    sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;


    sen ki; asara gömülsen taşacaksın... heyhat,
    sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...


    ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
    sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.

  • Çanakkale Zaferi, vatanseverlik, fedakârlık, cesaret gibi yüksek faziletlerin kahramanca sergilendiği bir destandır. Hiçbir cephe, hiçbir savaş Çanakkale kadar tarihin akışını bütünüyle değiştirmemiştir.

    Çanakkale Zaferi, milletimizi ihya edecek, kenetlendirecek, başarıya ulaştıracak kodları bünyesinde barındırmaktadır. Çanakkale’de; Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i’ ile milletimiz bir bütün olarak mücadele vermiştir. Vatan söz konusu olduğunda aidiyetlerin hiçbir önemi olmadığının en güzel örneğidir. Din, vatan, namus tehlikeye girdiğinde canın, malın hiç düşünmeden verilebileceğinin göstergesidir.


    O nedenle tüm şehitlerimizi rahmetle anar, geride kalanların yani bizlerin örnek almasını temenni ederim.