Tanıma - Gaziantep Noter Odası

  • 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununa göre Tanıma
    (Gaziantep Noter Odası Hukuk Komisyonu Raporu)



    Türk Medeni Kanununa göre Tanıma, evlilik dışında doğmuş bîr çocuğun babası tarafından kendi çocuğu olduğunun yasada öngörülen şekilde kabullenilmesi seklinde tarif edilebilir. Evlilik dışı birlîkteliğin yaygın olduğu ülkemizde bu tanıma müessesinin ayrı bir anlamı bulunmaktadır. Evlat edinme ile çocuksuz aileler çocuk sahibi olurken tanıma ile evlilik dışı dünyaya gelmiş çocuk ile baba arasında hukuki bağlantı sağlanmış olmaktadır.
    Tanıma.01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun Aile Hukukuna ait 2. Kîtabın hısımlığa ait 2. kısmının 3. ayırımında 295 ilâ 300. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu tanımanın nüfusa ne şekilde tescil edileceği 1587 sayılı Nüfus Kanununun 20/4. ile belirlendiği gibi bu hususta İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İsleri Genel Müdürlüğünce hazırlanan ve İçişleri Bakanlığınca 25.08.2002 tarihinde uygulamaya konulan Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetlerine ait Görev ve Çalışma Yönergesiyle de tanımaya yönelik esaslar getirilmiştir.





    Türk Medeni Kanununun Tanımanın Koşullan ve sekline ait 295. maddesine göre "Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmi senetle veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasiinde rızası gereklidir. Başka bir erkek İle soy bağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılmadıkça tanınamaz." denildikten sonra Bildîrime ait 296. maddede İse "Beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hakimi, noter veya vasiyetnameyi açan hakim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildirir. -Çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğu da tanımayı çocuğa, anasına, çocuk vesayet altında ise vesayet makamına bildirir" hükmünü getirmektedir.
    Evlilik dışında doğan çocuğun durumunu belirleyen 1587 sayılı Nüfus Kanununun 20/4. maddesine göre de "Evlilik dışında doğmuş çocuk, anasının aile kütüğüne ananın soyadı ve onun bildireceği baba adı ile yazılır. -Ancak; bunların nesebi düzeltildiğinde veya tanındıklarında babalarının hanesine baba adı ve soyadı ve analarına izafetle naklen kaydolunurlar."



    Nüfus Kanunun doğumla ilgili 16. maddesine göre "Her çocuğun doğum tutanağı, doğum bildirisi yapılan nüfus dairelerince adlı ve soyadlı olarak tutulur" denildikten sonra son fıkrada Çocuğun adını ana ve babası kor, doğan çocuk evlilik dışında doğmuş ise anasının soyadını taşır hükmü getirilmiştir.



    Bizim mevzuatımıza göre evlilik dışında doğan çocuğun nesebi ana ve babanın evlenmeleriyle kendiliğinden düzelir. (Nüfus Kanunu mad. 20/2)
    Evlilik dışında doğan çocuğun yukarıda izah edildiği gibi anasının kütüğüne kaydedilmesi ve onun soyadını alması yasa gereğidir. Bu çocuğun babasının belirlenmesi baba tarafından Türk Medeni Kanunun 295 ve 296. maddelerine istinaden yapılabileceği gibi, babanın buna yanaşmaması halinde aynı kanunun 301 ve meteakip maddelerine göre ana veya çocuk tarafından Mahkemeden talep edilebilecektir.



    27 Kasım 1995 tarihli 22184 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 20 Kasım 1959 tarihinde Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Kurulunca kabul edilen Çocuk Hakları Bildirisinin B. M. Çocuk Hakları Sözleşmesinin 1. maddesine göre "Bu sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır." 7. Maddesine göre "1. Çocuk doğumdan hemen sonra derhal nüfus kütüğüne kaydedilecek ve doğumdan itibaren bir isim hakkına, bir vatandaşlık kazanma hakkına ve mümkün olduğu ölçüde ana-babasını bilme ve onlar tarafından bakılma hakkına sahip olacaktır. 2. Taraf Devletler, özellikle çocuğun tabiiyetsiz kalması söz konusu olduğunda kendi ulusal hukuklarına ve ilgili uluslararası belgeler çerçevesinde üstlendikleri yükümlülüklerine uygun olarak bu hakların işlerlik kazanmasını taahhüt ederler." 8. Maddesine göre ise "1. Taraf Devletler, yasanın tanıdığı sekliyle çocuğun kimliğini; tabiiyeti, isim ve aile bağları dahil, koruma hakkına saygı göstermeyi ve bu konuda yasa dışı müdahalelerde bulunmamayı taahhüt ederler. 2. Çocuğun kimliğinin unsurlarının bazılarından veya tümünden yasaya aykırı olarak yoksun bırakılması halinde, Taraf Devletler çocuğun kimliğine süratle yeniden kavuşturulması amacıyla gerekli yardım ve korumada bulunurlar."





    Görüldüğü üzere B.M. Çocuk Hakları Sözleşmesine göre çocuk doğumdan hemen sonra derhal nüfus kütüğüne kaydedilmekle isim hakkına, vatandaşlık kazanma ve mümkün olduğu ölçüde ana-babasını bilme ve onlar tarafından bakılma haklarına sahip olacaktır. Bu durumda Türk Medeni Kanunundaki düzenlemede B.M. Çocuk Hakları Sözleşmesine uygun olmaktadır.
    Bu açıklamalar karşısında konumuz olan baba tarafından çocuğun tanınabilmesi için çocuğun yukarıda belirtilen nüfus kanununa göre anasının nüfus kütüğüne onun soyadını alarak mutlaka kayıt edilmesi gerekmektedir. Bu aynı zamanda çocuğun anaya velayet yönünden bağlılığı içinde gereklidir. Eski Medeni Kanunumuza göre velayet müessesesi evliliğe ait bir düzenleme iken memleketimizin sosyal şartlan dikkate alınarak Yeni Türk Medeni Kanunu 337. maddesi ile ana ve baba evli değil ise velayetin anaya ait olacağını hükme bağlayarak çocuk korunmuş olmaktadır.





    Türk Medeni Kanunu ile Nüfus Kanununun tanınan çocuğun, babanın ve çocuğun kayıtlı olduğu nüfus memurluklarına bildirileceğine dair hükümleri çocuğun annesinin kütüğüne kayıtlı olmasını şart kıldığı anlaşılmaktadır. Bu çocuğun annesinin belirlenmesi açısından da elzemdir. Aksi takdirde çocuğun annesinin kütüğüne kayıt edilmeden tanınması belirtilen yasalarımız ile B. M. Çocuk hakları sözleşmesine de aykırı olacaktır. Kaldı ki annesi üzerine kaydedilmemiş çocuk velayet altında olmadığından Türk Medeni Kanunun 404. maddesi gereğince kendisine vasi tayin edilmesi zarureti bulunmaktadır. Bu nedenle de bu hususa azami dikkat edilmesi gerekir. Açıklanan yasal durumlar karşısında 26.02.2003 tarih ve (7) nolu genelgedeki açıklamanın da bu şekilde anlaşılması gerektiği düşünülmektedir. Nüfus kayıtları bu şekilde belirlendikten sonra tanıma işlemi 1512 sayılı Noterlik Kanunun 89. maddesine göre de, düzenleme şeklinde yapılarak Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin 93. maddesine göre de fotoğraf yapıştırılır. Bu suretle tamamlanan işlemin Noter tarafından T.M.K.'nun 296. maddesine göre babanın ve çocuğun kayıtlı bulundukları nüfus memurluklarına bildirilmesi gerekir.

    <p>İNSANDA YOKSA EDEP... NEYLESİN MEDRESE NEYLESİN MEKTEP... OKUSA ALİM OLSA MERKEP... BAK YİNE MERKEP YİNE MERKEP...</p>