http://www.bigpara.com/haber-d…i-egreti-gelin-mi/736914/ İşveren vekili mi? Eğreti gelin mi?14.01.2011Bu yazımda kavram olarak bilinen fakat hiç de üzerinde durulmayan ancak üzerinde önemle durulması gerektiğini düşündüğüm işveren vekilliği konusunu işleyeceğim.
İşveren vekilliğinin;
A) Yasal ve hukuki düzende tanımı, sorumlulukları ve görevleri (ki buna teori de diyebiliriz)
B) Uygulamada işveren vekilliğinin içinde bulunduğu durumdan söz edeceğiz.
A. HUKUKUMUZDA KAVRAM OLARAK İŞVEREN VEKİLLİĞİ
Gelişen ve büyüyen ekonomik koşullar ile işletmelerin pazar paylarını büyütmek ve mevcut pazarlarını korumak adına işletmenin tümünün sevk ve idaresinde işletme sahiplerinin her zaman tek başlarına yetkin olmaları mümkün olmamaktadır. Bu nedenledir ki bulundukları pozisyonları itibariyle kendilerine bağımsız işletme kurma şansı edinememiş ancak ekseriyetle farklı birçok iş kolunda üst düzey yöneticilik yapmış tecrübe ve öngörü sahibi kişiler, işletme sahipleri tarafından kendilerine gizli ortak gibi yardımcı tayin edilmektedir. Ancak bugün gerek ticari hayatta gerekse meri hukukta her yardımcının hukuki statüleri aynı olmadığı gibi hakları ve yükümlülükleri hususlarında da farklılıklar göze çarpmaktadır.
Bugün en geniş anlamda ticaret hukuku açısından işletmenin bütününü sevk ve idaresi zımnında ticari vekiller tam anlamıyla yetkili kılınmakta, patrondan sonra gelen adam sıfatını haiz olmaktadırlar. Türk Ticaret Kanunu’nun md. 4/3. bendinde ticari vekiller hakkında uygulanacak kanun hükümleri olarak Borçlar Kanununun 449-456 vd. maddelerine atıf yapılmaktadır. Buna göre; ticari vekil tanım itibariyle; ‘ticari temsilci sıfatına sahip olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimsedir’. Bu tanımdan anlaşılması gereken, ticari işletme içerisinde, işletme sahibi tarafından, kendisinden sonra, diğer işçiler yahut pazardaki diğer kişiler tarafından yedek patron olarak bilinmesi istenen kişi ticari vekildir.
Ticari vekiller, işletmeyi kendilerine verilen yetki çerçevesinde yönetmektedir. Buna, işletmenin iştigal konusu iş dahilinde her türlü muameleyi yapmak da dahildir. Ancak kanun koyucu tarafından ticari vekil kılınma şekil şartlarına bağlanmıştır. Ortaklık şeklinde yönetilen işletmelerde ticari vekilin atanması ve yetkilendirilmesi ortaklar kurulunun alacağı kararla, şahıs işletmelerinde ise işletme sahibinin tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşmektedir. Bu işlem yenilik doğurucu ve kurucu bir işlemdir.
Ticari vekiller işletmenin tümünün sevk ve idaresinde, işletmenin mutad tüm işlerini tek başlarına yapabilme yetkisine sahip oldukları istisnai durumlarda yetkili kılınması için açık ve aleni bir yetki ile yetkilendirilmesi şart koşulmuştur. Buna göre, ticari vekilin kambiyo senedi tanzim edebilmesi, karz akdi yapabilmesi, yargılama ve duruşmalarda bulunabilmesi uygulamada, öncelikle noter kanalı ile düzenlenecek bir vekaletname ile yetkilendirilerek, akabinde bu işlemin ticaret sicil gazetesinde bildirilmesi ile sona erecektir. Aksi halde, üçüncü kişiler ile bu nevi yapacağı hukuki iş ve işlemlerde ticari vekilin, işletme adına hareket edebilmesi mümkün değildir. Bu şekil şartı ile verilen yetkinin iadesi işlemi de, paralellik ilkesi gözetilerek gerçekleşmelidir. Bunun aksi halinde ise ticari vekilin yapacağı hukuki işlemler işletmeyi bağlamaya devam edecektir.
Ticari vekil’in tanımı ve ticari vekil atanması hususlarında kısa bir bilgi verdikten sonra ticari vekilin, işletme içerisindeki rolü, ticari vekilliğin kendisine yüklemiş olduğu edimler, hakları ve asıl işleyeceğimiz konu olan iş hukuku anlamında işveren vekilliği kavramları üzerinde duracağız.
Ticari vekil, yazımızın başında zikrettiğimiz gibi, işletme sahibinin kendisine yardımcı olarak tayin ettiği kişidir. Burada bir ayrım yapmakta fayda görülmektedir. Ticaret hukuku anlamında işletme sahibi kendisine bir ticari vekil atayacağı gibi işletmenin tümünü göz önüne almak suretiyle birden fazla departmanda birden fazla ticari vekil de tayin edebilmektedir. Birden fazla ticari vekilin bulunduğu işletmelerde astlık üstlük ilişkisi işletme sahibinin iradesine bağlı olarak diğerlerinden üst düzeyde tutulan ve daha fazla yetki ile yetkilendirilen ticari vekil üst sayılmaktadır. Mutat ticari hayatta genel müdür yardımcısı sıfatını taşıyan ticari vekiller, örneksenecek olunursa, personel müdürü, finans müdürü, üretim müdürü ve sair diğer ticari vekillerin amiri konumunda bulunmaktadır. Kurumsallaşmayı başarabilmiş işletmelerde bu durum açıkça ayırt edilebilmektedir. Ancak ticaret ve borçlar hukuku anlamında bu kişilerin her biri ticari vekil sıfatını taşımakta ve bu kişiler, ticari vekilliği düzenleyen kanun hükümlerine tabi olmaktadır.
Ticari vekiller açısından yapılacak bir diğer ayrım ise işveren vekilliği olarak karşımıza çıkmaktadır. İş hukuku anlamında, işveren adına hareket eden işveren vekili, yine bir ticari vekil olmakla birlikte gerek iş kanunları, gerek vergi kanunları, gerekse sosyal güvenlik kanunları kapsamında işveren ile birlikte sorumlu olan ticari vekildir. Artan bu yükümlülükler nispetinde hakları da genişleyen işveren vekilleri, kural olarak sözleşmeli işçi gibi görülseler de kanunların işçilere sağlamış olduğu birçok haktan mahrum olmaktadır.
Bunlardan başlıcaları, işçilere sağlanmış olan sendikaya üye olma, toplu sözleşme yapma, fazla çalışma ücreti alabilme ve iş güvencesi olarak işe iade kurumundan yararlanma hakları bulunmamaktadır. Bununla birlikte, işveren vekili, vergisel sorumluluk anlamında işletmenin vergi borçlarından, vergi yükümlüsü gibi sorumlu olabilmektedir. Tüm bu durum göz önüne alındığında aslında işveren vekilliğinin pek avantajlı bir pozisyon olmadığı söylenebilir. Ancak, kurumsallaşma sürecini tamamlamış ve çağdaş işletme kültürü yerleşmiş işletmelerde işveren vekilliği başlı başına işletmeyi sevk ve idare edebilmekte, tüm kararlar kendisi tarafından alınabilmektedir. Bu durumun en büyük getirisi ise işletmenin profesyoneller tarafından yönetilmesi ile minimal düzeyde işletmenin, maksimal düzeyde mensup ülke ekonomisinin müspet etkilenmesidir. Nitekim akla ilk gelen büyük şirketler ‘CEO’ adını verdikleri bu profesyonel işveren vekilleri tarafından yönetilmekte, işletme sahipleri tarafından ise yalnızca periyodik olarak denetlenmektedir.
İşveren vekilliğinin meri hukuk anlamında diğer bir avantajı ise fazla çalışma ücretine hak sahibi olamamanın paralelinde haftalık mesai saatlerinin işveren vekili tarafından serbestçe belirlenebilinmesidir. Bu durumda birçok işletmede giriş çıkış saat avcılığı yapmakta olan işletme sahiplerinin, durum işveren vekiline gelince daha ihtiyatlı davranması kanunun gereğidir. Aynı zamanda yüksek mahkeme içtihatlarında, işveren vekillerinin fazla çalışma ücreti alamayacaklarına hükmederken, mesai saatlerinin işveren vekili sıfatını taşıyan ticari vekiller tarafından serbestçe belirlenebilirliğini gerekçe göstermektedir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29.04.2009 tarih ve E. 2009/9-87, K.2009/147 sayılı içtihadı birleştirme kararı).
Peki, ticari vekilin işveren vekili olup olmadığı nasıl ayırt edilebilmektedir. Her bankanın şube müdürü aynı zamanda işveren vekili midir? Ya da ustabaşı U işveren vekili midir? Buradaki farkı anlayabilmek adına gerek yargısal içtihatlarda gerekse doktrinde geçen ayrımı iki ana başlık altında inceleyebiliriz.
İlk olarak işletme sahibinin yetkilendirdiği işveren vekilinin kendine ait işletme sahası bulunmalıdır. Buradan anlaşılması gereken, şube yahut müdürlük gibi ayrı işyeri olabileceği gibi yine işletme içerisinde ancak işletme sahibinden bağımsız bir işletme ortamının sağlanmış olmasıdır. İki cambaz bir ipte oynamaz mantığı ile açıklanabilecek bu ayrı yetki sahası ayrımı içerisinde işveren vekili kendisine tanınan yetkiler dahilinde işletmenin bütününü sevk ve idare hakkını kullanabilmelidir.
İkinci olarak ise, işveren vekiline tanınacak yetkiler arasında işçi alım-çıkarımı da dahil olmak üzere, tüm işveren hakları, ticari vekile de sağlanmış olmalıdır. Bu iki durumun varlığı halinde ticari vekil iş hukuku anlamında aynı zamanda işveren vekili sıfatına sahip olabilecektir. Örnekle izah edilecek olunursa, X Bank Y Bölge Müdürü M, genel müdür onayı olmaksızın B işçisini işten çıkaramıyor ise kendisinin işveren vekilliğinden bahsetmek mümkün olmamaktadır. Diğer yandan A Tekstil Ltd. Şti’nin üretim bölümünde ustabaşı U, kendi kardeşi K’yi işe almak adına, işçi İ’nin iş akdine son verebiliyorsa tanımlanan ustabaşı işveren vekili sıfatı ile hareket etmekte ve işveren vekilliğinin tüm haklarına sahip, tüm yükümlülüklerini haiz sayılmaktadır. Ancak her iki durumda da gerek ustabaşı U, gerekse bölge müdürü M, ticari vekil sayılmaktadır.
Soyut olan işveren vekilliği kavramının somutlaşması adına verilen bu örneğin akabinde, bir sonraki yazımızda, mevcut hali ile ülkemizdeki kurumsallaşamamış çoğu işletmelerde, işveren vekilliğinin işverenler tarafından nasıl anlaşıldığını, uygulamanın nasıl olduğunu, yanlışların ve hataların ne şekilde gerçekleştiğini anlatmaya çalışacağız.
Sezgin SÜMER