Anonim ve limited şirket ticari vekilleri ile ilgili olarak tanzim edilecek veka

  • Hukuk- 11504
    GENELGE
    ( 6 )
    ........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA
    ........................ NOTERLİĞİNE
    Türkiye Bankalar Birliği gönderdiği 16 Mayıs 2013 tarihli ve BN-1.064 KR-15.2 - 5342 sayılı yazıyla:
    1) Anonim şirketlerde; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 368'inci maddesinin, "Yönetim kurulu, ticari mümessil ve ticari vekiller atayabilir." hükmünü içerdiğini, 375'inci maddesinin de yönetim kurulunun bu görev ve yetkisini devredemeyeceğini öngördüğünü ve dolayısıyla ticari vekillerin yönetim kurulu tarafından atanması gerektiğini, uygulamada bu yönde sıkıntı çekildiğini belirterek, bankalar nezdinde işlem yaptırmak isteyen anonim şirket ticari vekilleri ile ilgili olarak noterliklerde düzenlenecek vekaletnamelerde mutlaka yönetim kurulunun kararının aranmasını ve dayanak olarak işleme eklenmesini,
    2) Limited şirketlerde de; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 631'inci maddesinin 1'inci fıkrasının "Şirket sözleşmesinde başka şekilde düzenlenmediği takdirde, ticari mümessiller ve ticari vekiller ancak genel kurul kararı ile atanabilirler; yetkileri genel kurul tarafından sınırlandırılabilir." hükmünü içerdiğini, uygulamada bu yönde de sıkıntı çekildiğini belirterek, bankalar nezdinde işlem yaptırmak isteyen limited şirket ticari vekilleri ile ilgili olarak noterliklerde vekaletname düzenlenmesi sırasında, öncelikle limited şirket sözleşmesine bakılmasını, şirket sözleşmesinin genel kurul dışında başka bir organ veya kişiye ticari vekil tayin etme yetkisi verilmiş ise buna göre ve bunu gösteren belgelerin dayanak olarak alınmasını, sözleşmede buna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı takdirde ticari vekili ancak genel kurul atayabileceğinden mutlaka genel kurulun kararının aranmasını ve dayanak olarak işleme eklenmesini,
    Belirtilen şirketler tarafından atanan ticari vekiller için düzenlenecek vekaletnamelerde imza sirküleri yanında, ticari vekil atanmasına ilişkin yönetim kurulu/genel kurul kararının da aranmasını ve Noterlik Kanununun 79'uncu maddesi hükmü doğrultusunda işlem yapılmasını talep etmiştir.
    Bilindiği üzere; ticari temsilci ve ticari vekillere ilişkin hükümlere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 547 ve devamı maddelerinde yer verilmiştir.
    547'nci maddede ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişi,
    551'inci maddede de ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişi olarak tanımlanmıştır.
    547'nci madde uyarınca ticari mümessillerin ticaret siciline tescillerinin zorunlu bulunmasına karşın, ticari vekillerde bu zorunluluk bulunmamaktadır.
    551'inci maddenin 2'nci fıkrası uyarınca ticari vekillerin yetkisi, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez. Ticari vekiller, bu madde sınırları içinde anonim ve limited şirketlere ait işleri yürütmek üzere yetkilendirilen kişilerdir. Bu yetkilendirmenin ne şekilde yapılacağı da Türk Ticaret Kanununun 368 ve 631'inci maddelerinde açıklanmıştır.
    Buna göre;
    Anonim şirketlerde; 2012/60 sayılı genel yazımızda açıklandığı üzere mülga 6762 sayılı Kanunda karşılığı bulunmayan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 368'inci maddesinin, "Yönetim kurulu, ticari mümessil ve ticari vekiller atayabilir." hükmünü içermesi, 375'inci maddesinin de yönetim kurulunun bu görev ve yetkisini devredemeyeceğini öngörmesi nedeniyle ticari vekillerin yönetim kurulu tarafından atanması,
    Limited şirketlerde de; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 631'inci maddesinin 1"inci fıkrasının "Şirket sözleşmesinde başka şekilde düzenlenmediği takdirde, ticari mümessiller ve ticari vekiller ancak genel kurul kararı İle atanabilirler; yetkileri genel kurul tarafından sınırlandırılabilir." hükmünü içermesi nedeniyle, limited şirket ticari vekilleri ile ilgili olarak noterliklerde vekaletname düzenlenmesi sırasında, öncelikle limited şirket sözleşmesine bakılması, şirket sözleşmesinde genel kurul dışında başka bir organ veya kişiye ticari vekil tayin etme yetkisi verilmiş ise vekilin bu organ veya kişi tarafından belirlenmesi, sözleşmede buna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı takdirde ise ticari vekilin genel kurul tarafından atanması,
    icap etmektedir.
    Bu hükümler doğrultusunda da;
    Anonim şirket ticari vekilleri ile ilgili olarak noterliklerde düzenlenecek vekaletnamelerde, mutlaka yönetim kurulunun kararının aranması ve Noterlik Kanununun 79'uncu maddesi hükmüne göre dayanak olarak işleme eklenmesi,
    Limited şirket ticari vekilleri ile ilgili olarak noterliklerde düzenlenecek vekaletnamelerde ise, limited şirket sözleşmesinde genel kurul dışında başka bir organ veya kişiye ticari vekil tayin etme yetkisi verilmiş ise buna göre ve bunu gösteren belgelerin dayanak olarak alınması, sözleşmede buna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı takdirde ticari vekili ancak genel kurul atayabileceğinden mutlaka genel kurulun kararının aranması ve Noterlik Kanununun 79'uncu maddesi hükmüne göre dayanak olarak işleme eklenmesi,
    gerekmektedir.
    Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.
    Saygılarımla.

    Yunus TUTAR
    Başkan

    <p>Kimse Kimseyi Küçümseyecek Kadar Büyük Değildir. Bilmelisin ki Küçümsediğin Herşey İçin Gün Gelir Önemsediğin Bir Bedel Ödersin.Tolsty</p>

  • Yanlış anlamadıysam, bundan böyle şirketler herhangi bir iş için verdiği vekaletnamelerle ilgili olarak A.Ş:ler yönetim kurulu, Limitedler ortaklar kurulu kararı almak zorundalar, bizde bu kararı yapacağımız vekaletnameye müsdenit olarak eklemek zorundayız... Aksi takdirde vekaletname düzenleyemiyoruz. Ayıkla pirincin taşını, gelde bizim milletimize bu durumu anlat anlatabilirsen..

  • Arkadaşlar alınacak karar da Ticari vekil tayin etmek için isim belirtilmesi gereklimi yoksa dilediği kişilere vekaletname vermeye diye mi karar alınacak biraz karışık zaten vatandaş Noterlikler çok evrak istiyor diyorlardı. Dahada karışık olacak


  • :) şirketin tek veya daha fazla kişi olması kanunu bağlamıyorki, Genel kurul kararı diyor..



    Halil bey, şirket tek kişiyle kuruldu ise, genel kurul kararına veya diğer kararların alınmasına bende ne gerek var diye düşünüyorum. zaten tek kişi,

    fazla ortaklı şirket olsa! amenna! :)



  • Halil bey, şirket tek kişiyle kuruldu ise, genel kurul kararına veya diğer kararların alınmasına bende ne gerek var diye düşünüyorum. zaten tek kişi,

    fazla ortaklı şirket olsa! amenna! :)



    Adem bey ben de size katılıyorum. Amma gel gelelim kanunda açıklayıcı bir hüküm yokki. Kanun bu hususta karar istiyor. bizde ona uyacağız.

  • Adem abi hızlı tren çıktı artık oda 6 saat sürmüyor. ama ben bu konudan hiç bişe anlamadım :))

    <p>Başkaları hakkında kötü şey söyleyenlerin, kendilerine söyleyecekleri iyi bir şeyi yoktur...</p>

  • http://www.bigpara.com/haber-d…i-egreti-gelin-mi/736914/ İşveren vekili mi? Eğreti gelin mi?14.01.2011Bu yazımda kavram olarak bilinen fakat hiç de üzerinde durulmayan ancak üzerinde önemle durulması gerektiğini düşündüğüm işveren vekilliği konusunu işleyeceğim.


    İşveren vekilliğinin;


    A) Yasal ve hukuki düzende tanımı, sorumlulukları ve görevleri (ki buna teori de diyebiliriz)


    B) Uygulamada işveren vekilliğinin içinde bulunduğu durumdan söz edeceğiz.


    A. HUKUKUMUZDA KAVRAM OLARAK İŞVEREN VEKİLLİĞİ

    Gelişen ve büyüyen ekonomik koşullar ile işletmelerin pazar paylarını büyütmek ve mevcut pazarlarını korumak adına işletmenin tümünün sevk ve idaresinde işletme sahiplerinin her zaman tek başlarına yetkin olmaları mümkün olmamaktadır. Bu nedenledir ki bulundukları pozisyonları itibariyle kendilerine bağımsız işletme kurma şansı edinememiş ancak ekseriyetle farklı birçok iş kolunda üst düzey yöneticilik yapmış tecrübe ve öngörü sahibi kişiler, işletme sahipleri tarafından kendilerine gizli ortak gibi yardımcı tayin edilmektedir. Ancak bugün gerek ticari hayatta gerekse meri hukukta her yardımcının hukuki statüleri aynı olmadığı gibi hakları ve yükümlülükleri hususlarında da farklılıklar göze çarpmaktadır.


    Bugün en geniş anlamda ticaret hukuku açısından işletmenin bütününü sevk ve idaresi zımnında ticari vekiller tam anlamıyla yetkili kılınmakta, patrondan sonra gelen adam sıfatını haiz olmaktadırlar. Türk Ticaret Kanunu’nun md. 4/3. bendinde ticari vekiller hakkında uygulanacak kanun hükümleri olarak Borçlar Kanununun 449-456 vd. maddelerine atıf yapılmaktadır. Buna göre; ticari vekil tanım itibariyle; ‘ticari temsilci sıfatına sahip olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimsedir’. Bu tanımdan anlaşılması gereken, ticari işletme içerisinde, işletme sahibi tarafından, kendisinden sonra, diğer işçiler yahut pazardaki diğer kişiler tarafından yedek patron olarak bilinmesi istenen kişi ticari vekildir.


    Ticari vekiller, işletmeyi kendilerine verilen yetki çerçevesinde yönetmektedir. Buna, işletmenin iştigal konusu iş dahilinde her türlü muameleyi yapmak da dahildir. Ancak kanun koyucu tarafından ticari vekil kılınma şekil şartlarına bağlanmıştır. Ortaklık şeklinde yönetilen işletmelerde ticari vekilin atanması ve yetkilendirilmesi ortaklar kurulunun alacağı kararla, şahıs işletmelerinde ise işletme sahibinin tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşmektedir. Bu işlem yenilik doğurucu ve kurucu bir işlemdir.


    Ticari vekiller işletmenin tümünün sevk ve idaresinde, işletmenin mutad tüm işlerini tek başlarına yapabilme yetkisine sahip oldukları istisnai durumlarda yetkili kılınması için açık ve aleni bir yetki ile yetkilendirilmesi şart koşulmuştur. Buna göre, ticari vekilin kambiyo senedi tanzim edebilmesi, karz akdi yapabilmesi, yargılama ve duruşmalarda bulunabilmesi uygulamada, öncelikle noter kanalı ile düzenlenecek bir vekaletname ile yetkilendirilerek, akabinde bu işlemin ticaret sicil gazetesinde bildirilmesi ile sona erecektir. Aksi halde, üçüncü kişiler ile bu nevi yapacağı hukuki iş ve işlemlerde ticari vekilin, işletme adına hareket edebilmesi mümkün değildir. Bu şekil şartı ile verilen yetkinin iadesi işlemi de, paralellik ilkesi gözetilerek gerçekleşmelidir. Bunun aksi halinde ise ticari vekilin yapacağı hukuki işlemler işletmeyi bağlamaya devam edecektir.


    Ticari vekil’in tanımı ve ticari vekil atanması hususlarında kısa bir bilgi verdikten sonra ticari vekilin, işletme içerisindeki rolü, ticari vekilliğin kendisine yüklemiş olduğu edimler, hakları ve asıl işleyeceğimiz konu olan iş hukuku anlamında işveren vekilliği kavramları üzerinde duracağız.


    Ticari vekil, yazımızın başında zikrettiğimiz gibi, işletme sahibinin kendisine yardımcı olarak tayin ettiği kişidir. Burada bir ayrım yapmakta fayda görülmektedir. Ticaret hukuku anlamında işletme sahibi kendisine bir ticari vekil atayacağı gibi işletmenin tümünü göz önüne almak suretiyle birden fazla departmanda birden fazla ticari vekil de tayin edebilmektedir. Birden fazla ticari vekilin bulunduğu işletmelerde astlık üstlük ilişkisi işletme sahibinin iradesine bağlı olarak diğerlerinden üst düzeyde tutulan ve daha fazla yetki ile yetkilendirilen ticari vekil üst sayılmaktadır. Mutat ticari hayatta genel müdür yardımcısı sıfatını taşıyan ticari vekiller, örneksenecek olunursa, personel müdürü, finans müdürü, üretim müdürü ve sair diğer ticari vekillerin amiri konumunda bulunmaktadır. Kurumsallaşmayı başarabilmiş işletmelerde bu durum açıkça ayırt edilebilmektedir. Ancak ticaret ve borçlar hukuku anlamında bu kişilerin her biri ticari vekil sıfatını taşımakta ve bu kişiler, ticari vekilliği düzenleyen kanun hükümlerine tabi olmaktadır.


    Ticari vekiller açısından yapılacak bir diğer ayrım ise işveren vekilliği olarak karşımıza çıkmaktadır. İş hukuku anlamında, işveren adına hareket eden işveren vekili, yine bir ticari vekil olmakla birlikte gerek iş kanunları, gerek vergi kanunları, gerekse sosyal güvenlik kanunları kapsamında işveren ile birlikte sorumlu olan ticari vekildir. Artan bu yükümlülükler nispetinde hakları da genişleyen işveren vekilleri, kural olarak sözleşmeli işçi gibi görülseler de kanunların işçilere sağlamış olduğu birçok haktan mahrum olmaktadır.


    Bunlardan başlıcaları, işçilere sağlanmış olan sendikaya üye olma, toplu sözleşme yapma, fazla çalışma ücreti alabilme ve iş güvencesi olarak işe iade kurumundan yararlanma hakları bulunmamaktadır. Bununla birlikte, işveren vekili, vergisel sorumluluk anlamında işletmenin vergi borçlarından, vergi yükümlüsü gibi sorumlu olabilmektedir. Tüm bu durum göz önüne alındığında aslında işveren vekilliğinin pek avantajlı bir pozisyon olmadığı söylenebilir. Ancak, kurumsallaşma sürecini tamamlamış ve çağdaş işletme kültürü yerleşmiş işletmelerde işveren vekilliği başlı başına işletmeyi sevk ve idare edebilmekte, tüm kararlar kendisi tarafından alınabilmektedir. Bu durumun en büyük getirisi ise işletmenin profesyoneller tarafından yönetilmesi ile minimal düzeyde işletmenin, maksimal düzeyde mensup ülke ekonomisinin müspet etkilenmesidir. Nitekim akla ilk gelen büyük şirketler ‘CEO’ adını verdikleri bu profesyonel işveren vekilleri tarafından yönetilmekte, işletme sahipleri tarafından ise yalnızca periyodik olarak denetlenmektedir.


    İşveren vekilliğinin meri hukuk anlamında diğer bir avantajı ise fazla çalışma ücretine hak sahibi olamamanın paralelinde haftalık mesai saatlerinin işveren vekili tarafından serbestçe belirlenebilinmesidir. Bu durumda birçok işletmede giriş çıkış saat avcılığı yapmakta olan işletme sahiplerinin, durum işveren vekiline gelince daha ihtiyatlı davranması kanunun gereğidir. Aynı zamanda yüksek mahkeme içtihatlarında, işveren vekillerinin fazla çalışma ücreti alamayacaklarına hükmederken, mesai saatlerinin işveren vekili sıfatını taşıyan ticari vekiller tarafından serbestçe belirlenebilirliğini gerekçe göstermektedir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29.04.2009 tarih ve E. 2009/9-87, K.2009/147 sayılı içtihadı birleştirme kararı).


    Peki, ticari vekilin işveren vekili olup olmadığı nasıl ayırt edilebilmektedir. Her bankanın şube müdürü aynı zamanda işveren vekili midir? Ya da ustabaşı U işveren vekili midir? Buradaki farkı anlayabilmek adına gerek yargısal içtihatlarda gerekse doktrinde geçen ayrımı iki ana başlık altında inceleyebiliriz.


    İlk olarak işletme sahibinin yetkilendirdiği işveren vekilinin kendine ait işletme sahası bulunmalıdır. Buradan anlaşılması gereken, şube yahut müdürlük gibi ayrı işyeri olabileceği gibi yine işletme içerisinde ancak işletme sahibinden bağımsız bir işletme ortamının sağlanmış olmasıdır. İki cambaz bir ipte oynamaz mantığı ile açıklanabilecek bu ayrı yetki sahası ayrımı içerisinde işveren vekili kendisine tanınan yetkiler dahilinde işletmenin bütününü sevk ve idare hakkını kullanabilmelidir.


    İkinci olarak ise, işveren vekiline tanınacak yetkiler arasında işçi alım-çıkarımı da dahil olmak üzere, tüm işveren hakları, ticari vekile de sağlanmış olmalıdır. Bu iki durumun varlığı halinde ticari vekil iş hukuku anlamında aynı zamanda işveren vekili sıfatına sahip olabilecektir. Örnekle izah edilecek olunursa, X Bank Y Bölge Müdürü M, genel müdür onayı olmaksızın B işçisini işten çıkaramıyor ise kendisinin işveren vekilliğinden bahsetmek mümkün olmamaktadır. Diğer yandan A Tekstil Ltd. Şti’nin üretim bölümünde ustabaşı U, kendi kardeşi K’yi işe almak adına, işçi İ’nin iş akdine son verebiliyorsa tanımlanan ustabaşı işveren vekili sıfatı ile hareket etmekte ve işveren vekilliğinin tüm haklarına sahip, tüm yükümlülüklerini haiz sayılmaktadır. Ancak her iki durumda da gerek ustabaşı U, gerekse bölge müdürü M, ticari vekil sayılmaktadır.


    Soyut olan işveren vekilliği kavramının somutlaşması adına verilen bu örneğin akabinde, bir sonraki yazımızda, mevcut hali ile ülkemizdeki kurumsallaşamamış çoğu işletmelerde, işveren vekilliğinin işverenler tarafından nasıl anlaşıldığını, uygulamanın nasıl olduğunu, yanlışların ve hataların ne şekilde gerçekleştiğini anlatmaya çalışacağız.


    Sezgin SÜMER

  • Buradan şu anlaşılıyor gibi geliyor bana;

    Şirketin bünyesinde çalışan sigortalı muhasebecisi gibi, veya diğer sigortalı çalışan personellerine,şirketin sevk ve idare etmesi konusunda vekalet vermesi söz konusu olduğunda, genel kurul kararının aranacağı gibi.

    Diyelim şirket; Türkiye genelinde taşınır veya taşınmaz alımı olsun satımı olsun yetki veren vekaletnamelerde şirket bünyesinde çalışmayan başka 3.kişileri vekil tayin etmesi durumunda ne olacak?

    kafam karıştı, karma karışık. :)


  • birde benim aklıma takılan bir nokta da vekilin ticari veya hususi olduğu nerden anlayacağız,
    TİCARİ VEKİL ne demek.?



    bende bunu merak ediyorum
    ticari vekil nedir
    yada bu tür vekaletler hangileridir
    yani işi içinden çıkılmaz bir duruma sürüklüyorlar
    biz bunların hepsinin nasıl tedarik edeceğiz
    vatandaş imza sirküleri bile taşımıyor
    alıyor fotokopisini onun aslını isterken
    ne sitemler ediliyor
    şimdi bunlarıda istersek
    iyice zorlanacağız
    allah yardımcımız olsun

    <p>"İNSANİ YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN"</p>

    Mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenleyen VERDELENTEL ().

  • B. Ticari vekil
    MADDE 551- Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir.
    Bu yetki, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Ancak, ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez.

    Borçlar kanununda ticari vekil tanımı böyle ama gerçekten aradaki farkı hala anlamış değilim...

  • SORUN 1:
    Eskiden verilmiş vekaletler geçersiz mi olacak
    eski vekaletle işlemi yapan vekilden kararmı istenecek

    SORUN 2:
    vekaleten vekalerde durum nasıl olacak

    SORUN 3:
    bu belirtilen vekaletler sadece bankalar içinmi yoksa bütün vekaletler içinmi uygulanacak

    SORUN 4:
    Tek ortaklı şirkette yine karar uygulaması olacak mı


    daha böyle nice nice sorunlar var
    hepside cevapsız
    gelde işin içinden çık



  • Çıkarız Kemal bey, merdiven basak basak, :)

  • Kaynak:http://uzmanbelediye.wordpress.com/2...hata/#more-723


    KİK: On Bir Yıldır Göremediği Hatasıyla!


    Ocak 22, 2013 Geliştirici: gungo1


    Bugünler ihalelerde geçerli teklifleri elemek isteyenler için gün doğdu. Bunun nedeni Kamu İhale Kurulunun bunca yıllık uygulamalarından sonra bir ihalede yapılan itiraz üzerine 15/08/2011 tarih ve 2011/UM.III-2731 sayılı kararında yaptığı yeni bir tespit oldu.Tespit özü itibariyle firmayı temsile müdür (veya ortak) kişinin başkasına yetki verme konusunda tam yetkili görevlendirldiğine dair ortaklar kurulunun karar almış olması gerektiğidir. Müdürün bu yetkisine dair defterde ortaklar kurulu kararı (veya ticaret sicil gazetesinde yayınlanmış ortaklar kurulu kararı) olmadıkça müdürün vekalet verdiği kişinin tam yetkili olarak imza atma selahiyeti olmadığıdır. Yani şirket ortaklar kurulunca bu yönde karar alınmasının zorunluluğu tespit edilmiştir.6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. Ticari Mümessil Ve Vekillerin Tayini başlıklı 545.maddesine göre; “Mukavelede aksine hüküm olmadıkça ticari mümessiller ile bütün işletmeyi idare salahiyetini haiz olan ticari vekiller, ancak umumi heyet karariyle tayin olunabilir. Bununla beraber her müdür, bunları azletmek salahiyetine sahiptir.”Maddeden ”vekalet vererek ticari vekil tayin edebilmesi için, ana sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça ortaklar kurulunca bu yönde karar alınmasının zorunlu olduğu” anlaşılmaktadır.Öte yandan, bu hükümler ve kurul kararında yer alan açıklamalar eski kanun için geçerli olup 1/7/2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine de bakılması gerekmektedir.Kanunun VI – Ticari mümessiller ve ticari vekiller başlıklı 631.maddesinde yer alan “ (1) Şirket sözleşmesinde başka şekilde düzenlenmediği takdirde, ticari mümessiller ve ticari vekiller ancak genel kurul kararı ile atanabilirler; yetkileri genel kurul tarafından sınırlandırılabilir.” Hükmüne bakıldığında eski yasal düzenlemeden farklı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda bahse konu KİK kararının geçerliliğini koruduğunu ifade edebiliriz. Aşağıya tamamını alıntıladığımız Kararda görüldüğü üzere konuyu dedillebndirmek için 1998 tarihli yargıtay kararından bahsedilmektedir. Burada esas konu Kamu İhale Kurulu’nun 9 yılı aşan sürede bunun farkına varmamış olmasıdır. Yıllardır ihalelerde elenmesi gereken bir çok firmanın işlerini yapıp bitirdikleri de dikkate alınırsa bugün için yapılacak pek bi şey olmadığını görmekteyiz. Ancak ihalelere katılan şirketleri ve idareleri de bu tespit açısından uyarmakta fayda var.KİK böyle temel bir yanlışlığı sadece bu kararda tespit etmekle yetinmemeli, bunu ayrıca kamu İhale Tebliğinde de ayrı bir madde ve büyük puntolu yazıyla yazarak ele almalıydı. benim yeni haberim olduysa uygulayıcıların vay haline!Demek ki Kamu İhale Kurulunun memurların yemek ihalelerinin iptalinden daha önemli ve birinci derecede vazifesi olan işleri varmış ve bu işlerin farkına 9.yılında varabiliyormuş. Kimbilir daha neler vardır.!! Varılan hatanın, Kamu İhale Tebliğinde düzenlemeyle vurgulanmamış olması ise bizce hatanın uygulayıcılar açısından da farkındalığı oluşturulmadığından sahibi KİK’tir. Ve bu hata ayrıca tebliğe konu edilene değin, bugün için 11. yılına girmiş bir hatadır.Karar metni;İtirazen şikayet dilekçesinde özetle; ihale üzerinde bırakılan Maksimum Gıda Hayv. Ltd. Şti.’ye ait teklif mektubunu imzalayan kişinin şirketi münferiden temsile yetkili olmadığı, şirketi temsil yetkisi verilen kişinin başka bir şahsa vekalet vererek şirketi borç altına sokamayacağı iddialarına yer verilmiştir.Başvuru sahibinin iddialarının değerlendirilmesi sonucunda aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir:İdare tarafından ihale işlem dosyası kapsamında gönderilen belgelerin incelenmesi neticesinde; 13.06.2011 tarihinde “400.000 kg. sığır eti alımı” amacıyla birim fiyat üzerinden gerçekleştirilen ihaleye 6 isteklinin teklif verdiği, bütün tekliflerin geçerli kabul edilerek, ihalenin Maksimum Gıda Hayv. Yemek Ürt. ve Dağ. İnş. Nak. Ve Tic. Ltd. Şti. üzerine bırakılmak suretiyle sonuçlandırıldığı görülmektedir.İhale konusu işe ait idari şartnamenin “İhaleye katılabilmek için gereken belgeler ve yeterlik kriterleri” başlıklı 7 nci maddesinde; “7.1.İsteklilerin ihaleye katılabilmeleri için aşağıda sayılan belgeleri teklifleri kapsamında sunmaları gerekir: a) Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odası veya ilgili meslek odası belgesi; 1) Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından ya da esnaf ve sanatkârlar odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, 2) Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu ticaret ve/veya sanayi odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, b) Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; 1) Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, 2) Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri,e) Vekaleten ihaleye katılma halinde, vekil adına düzenlenmiş ihaleye katılmaya ilişkin noter onaylı vekaletname ile vekilin noter tasdikli imza beyannamesi,” düzenlemeleri yer almaktadır.Maksimum Gıda Hayv. Yemek Ürt. ve Dağ. İnş. Nak. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin teklif dosyası kapsamında sunduğu teklif mektubunun, şirket müdürü Hasan Şahin Yarğı tarafından vekil tayin edilen Ahmet Yarğı tarafından imzalandığı görülmektedir. Maksimum Gıda Hayv. Yemek Ürt. ve Dağ. İnş. Nak. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından teklif dosyası kapsamında idareye sunulan 04.11.2009 tarih ve 7431 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde; “Şirket Ana Sözleşmesinin 8. Maddesine göre Peyaş Mah. Yılmaz Güney Cad. No: 22/16 Kayapınar / Diyarbakır adresinde mukim Şirket Ortağı Hasan Yarğı ilk 25 yıl için şirket müdürü seçilmesine,Şirketimizi bilimum resmi ve hususi daireler, müesseseler, bankalar, kurumlar ve Devlet teşekkülleri, hakiki ve hükmi şahıslar nezdinde bilimum muamelelerinde temsile, hesap açmaya, para yatırmaya, almaya, çekmeye, sureti umumiyede ahzu, kabza işlemlerinde temsil ve ilzama, taahütname ve mukavelename vesair ilgili bilimum evrak ve vesaikte taahhüt altına koyma işlemlerinin ifası ve imzasında temsil ve ilzama, muvafaketlerde bulunmaya, ilgili bilimum sözleşmeler tanzim ve imzaya, şirket işlemleri ile ilgili bilimum işlemleri başından sonuna kadar tamamen ikmal, imza ve intica, gayrimenkul, menkul ve taşıtlar almaya, satmaya komisyonculuğu yapmaya, yazılı ve sözlü hertürlü hak kazandırıcı ve borçlandırıcı belgeleri imzalamya, mahkeme ve icra dairelerinde olacak işleri ve işlemleri ifaya, geretiğinde umumi yetkileri ve H.U.M.K. ndaki özel yetkileri de vererek 25 yıl süreyle Hasan Şahin Yarğı’nın münferit imzalarıyla yetkili kılınmalarına Oybirliği ile karar verilmiştir.” ifadeleri yer almaktadır. Şirket Müdürü Hasan Şahin Yarğı’nın, Diyarbakır 3. Noterliğince düzenlenen 05.11.2010 tarihli vekaletname ile Ahmet Yarğı’yı “Türkiye Cumhuriyeti Hudutları gerek askeri gerek mülki ve gerekse hakiki ve hükmü şahıslar nezdinde ihaleye çıkmış veya çıkarılacak olan bilimum ihale işlerine şirket adına katılmaya” Maksimum Gıda Hayv. Yemek Ürt. ve Dağ. İnş. Nak. ve Tic. Ltd. Şti. adına vekil tayin ettiği tespit edilmiştir.Limited şirketlerde yönetim organı ayrı bir müdür tayin edilmemişse bütün ortaklar, ayrı bir müdür tayin edilmiş ise şirket müdürüdür. Müdür veya müdürler limited şirketin ortakları arasından seçilebileceği gibi, ortak olmayan kişiler arasından da seçilebilir. Ortak olan ile olmayan müdür arasında yetki ve sorumluluk açısından hiçbir fark yoktur.Limited şirketlerde aksi kararlaştırılmış olmadıkça ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecburdurlar. Limited şirketlerde idare ve temsil yetkisi müdürlerce kullanılır. Normal ve günlük “mutad” işlerde karar verme yetkisi şirket müdürlerinindir, olağanüstü işler için karar verme yetkisi ortaklar genel kurulundadır.Limited şirket müdürlerinin yetkisi, Türk Ticaret Kanunu’nun 542 nci maddesi yollaması ile aynı Kanun’un 321 inci maddesi ile belirlenmiştir. Anılan maddede; “Temsile selahiyetli olanlar şirketin maksat ve mevzuuna dahil her nevi işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak ve şirket adına kullanmak hakkına haizdirler oldukları…” hükmü yer almaktadır.Şirket maksat ve konusu dışına çıkan bir işin veya hukuki işlemin yönetim kurulu veya şirket müdürü yada temsilciler tarafından yapılabilmesi Türk Ticaret Kanunu’nun 443/2 nci maddesi uyarınca, ancak genel kurulun vereceği özel bir yetki ile olabilir.Öte yandan, şirket maksat ve konusu içerisinde kalan işin veya hukuki işlemin de ancak şirket ortaklar kurulu tarafından yetki verilmiş şirket müdürü veya yine ortaklar kurulunca şirket müdürüne şirketi temsil etmek üzere üçüncü kişilere vekalet verme yetkisi verilmişse, şirket müdürünün vekil olarak atayacağı kişiler tarafından ifa edilmesi gerekmektedir.Şirket müdürünün vekil tayin ettiği kişiler ise hukuki olarak, ticari vekil statüsünde bulunmaktadır.Borçlar Kanununun “Diğer ticaret vekilleri” başlıklı 453 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında; ticari vekilin, ticari mümessil sıfatını haiz olmaksızın bir ticarethane veya fabrika veya ticari şekilde işletilen diğer bir müessese sahibi tarafından müessesenin bütün işleri veya muayyen bazı muameleleri için temsile memur edilen kimse olduğu, 2 nci fıkrasında; bu yetkinin, müessesenin mutad olan muamelelerinin bütününe şamil olduğu, ticari vekilin kendisine sarih mezuniyet verilmedikçe borçlanamayacağı ve kambiyo taahhütlerinde ve muhakeme ve murafaada bulunamayacağı,Türk Ticaret Kanunu’nun “Ticari mümessil ve vekillerin tayini” başlıklı 545 inci maddesinde; sözleşmede aksine hüküm olmadıkça ticari mümessiller ile bütün işletmeyi idare yetkisini haiz olan ticari vekillerin, ancak genel kurul kararıyla tâyin olunabileceği, bununla beraber her müdürün, bunları azletmek yetkisine sahip olduğu,Hüküm altına alınmıştır.Nitekim, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 03.05.1998 tarih, E:1981/5108, K:1981/5367 sayılı kararında da “Şirket ortaklar kurulu kararıyla şirket müdürüne TTK 539/2 hükmüne uygun olarak yapılacak işler için başkasına vekalet verme yönünden tam yetki verilmiş olmasına, Müdürün de bu yetkisine dayanarak ihaleye teklif veren kişiyi BK. 453’e uygun olarak vekil tayin ettiğine göre ticari vekilin yaptığı hukuki işlemler şirketi ilzam eder.” şeklinde karar verilmek suretiyle, şirket müdürünün ihaleye teklif vermek üzere, ticari vekil sıfatıyla üçüncü bir şahsa vekalet verebilmesi için, şirket ortaklar kurulu kararıyla şirket müdürüne başkasına vekalet verme yönünden tam yetki verilmesi gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Bu durumda, Türk Ticaret Kanunu’nun 545 inci maddesi gereğince, şirket müdürünün vekalet vererek ticari vekil tayin edebilmesi için, ana sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça ortaklar kurulunca bu yönde karar alınmasının zorunlu olduğu tespit edilmiş olup; inceleme konusu ihaleye ilişkin olarak ise, 04.11.2009 tarih ve 7431 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yer alan ortaklar kurulu kararında şirket müdürü Hasan Şahin Yarğı’ya, şirketi temsil etmek üzere üçüncü şahıslara vekalet verme yönünden yetki verilmediği görüldüğünden, ihale üzerinde bırakılan Maksimum Gıda Hayv. Yemek Ürt. ve Dağ. İnş. Nak. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin teklif mektubunun, imza yetkisi olmayan bir kişi tarafından imzalandığı, dolayısıyla teklifinin değerlendirme dışı bırakılması gerektiği anlaşılmaktadır.Sonuç olarak, yukarıda mevzuata aykırılıkları belirtilen işlemlerin düzeltici işlemle giderilebilecek nitelikte işlemler olduğu tespit edildiğinden, Maksimıum Gıda Hayv. Yemek Ürt. ve Dağ. İnş. Nak. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmak suretiyle tekliflerin değerlendirilmesi ve bu aşamadan sonraki işlemlerin mevzuata uygun olarak yeniden gerçekleştirilmesi gerekmektedir.Açıklanan nedenlerle, 4734 sayılı Kanunun 65 inci maddesi uyarınca bu kararın tebliğ edildiği veya tebliğ edilmiş sayıldığı tarihi izleyen 60 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava yolu açık olmak üzere;Anılan Kanunun 54 üncü maddesinin onuncu fıkrasının (b) bendi gereğince düzeltici işlem belirlenmesine,

  • Bu itibarla;
    Anonim ve limited şirketlerce 6102 sayılı TTK nun 368 ve 631’inci maddeleri uyarınca belirlenip, TİCARİ VEKİL SIFATI VERİLEREK YETKİLENDİRİLMİŞ kişiler için noterliklerde vekâletname düzenlenmesinin talep edilmesi halinde ilgi genelge hükmüne göre hareket edilecektir.
    TİCARİ VEKİL sıfatı verilmemiş olan, şirket temsilcileri tarafından şirketin iş ve işlemleri için yetkilendirilen diğer vekiller de ise bu hüküm uygulanmayacak ve halen sürdürülen uygulamalar doğrultusunda işlem yapılacaktır.

    Bilgi edinilmesini rica ederim.
    Saygılarımla,



    Yunus TUTAR Başkan


    (Genel Yazı: 67)